sabahsızlaştığım her akşam sedef kalemde bir sultan kızı ölür büyük kazanlarda orduluk aş pişer bir devrim telaşına düşer arımın milisleri yumruk kadar sevdalar sevdalar peydahlanır sıksan kırılacak, sıkmasan düşecek elinden uzun bir akşam sabaha hazırlanır mevsimlerden sonbahardır ne kıyamet kopmuştur ne afili bir duman otel lobisinde aylanmış bir kız çocuğu evime gazete kağıtları satar el altından küçük puntolardan senin adını seçerim hem ben bilmez miyim kim ölmüş kim kalmış yarı geceden radyo seslerini dinlerim sabahsızlaştığım her akşam metal aksamın tın eder karışır tenime sarhoşluğum alelade bir yalnızlıktır saç diplerimden yüksek basınçlı duman dördüncü çağa hazırlanmaktadır mevsimlerden sonbahardır büsbütün küsmüş bir semte benzeşirim gecekondularım yarım, oyunlarım yarımdır aksak çocukluk içinde bir muhbire benzeşirim kendimi kendime ispitlerim sabahsızlaştığım her akşam saatler uzadı uzadıya bir yolculuktur öfke nöbetlerinden köhne ülkeme dönerim isterik hislerim borçluysa gençliğime sabah ve akşam bir yerlerde ve birlikte yalnızdır mevsimlerden sonbahardır
